Sektörünün öncü isimlerinden olan aynı zamanda Oto Plan’ın kurucusu Mürşit Unat’la birlikte filo kiralama dünyasının dünü ve bugününü konuştuk.

Amaç güvenilir bir algı yaratmak

Mürşit Bey, filo kiralama deyince akla ilk gelen isimlerden birisiniz. Bize kuruluş hikayenizden biraz bahsedebilir misiniz?

Aslında söze Do-car ile başlamak lazım. Ben 90’lı yılların başında Rusya’da iş yapıyordum. Burada ilk kez, yabancı firmaların kiralık araç peşinde olduğu ve inanılmaz fiyatlar ödedikleri günlere denk geldim. O dönem Sovyetler Birliği olan Rusya’da Lada marka araçlar oldukça ucuz olmasına rağmen, yabancı firmalar aylık 800 dolara araç kiralıyordu. O zamanlar, “neden bu araçları almıyorlar da kiralıyor?” durumunu aklım almamıştı.
Görüştüğüm bir kişi bu duruma gayet mantıklı bir açıklama getirdi. 60-70 ülkede faaliyet gösterdiklerini söyledi. Her girdikleri ülkede; ofis, otomobil vs. gibi masrafları dışardan aldıklarını anlattı. Bazı ülkelerde otomobilin pahalı, bazı ülkeler de ofislerin daha yüksek fiyatlarda olduğunu belirtti. “Biz de bunu bütçemize yazarız, fiyatlandırma politikamızı belirleriz ve ona göre çalışırız, bu sebeple her yerde araçları kirala-mayı tercih ediyoruz.” dedi. O anda kafamda şimşek çaktı. 1996 yılında Türkiye’ye döndüm ve kiralama işine girmeye karar verdim. İlk defa isminde “operasyonel filo kiralama” olan ve o zamanki adıyla Do-car’ı kurduk. Ben o sıralar daha çok tekstil hammadde sektöründeydim.
Do-car, 2001 yılına kadar büyük başarılar kaydedemedi. 700-800 adetlik bir filo ile bir-iki büyük kontrat aldı. Fakat 2001 yılında yaşanan o krizden sonra talepler çok arttı. Bir ilaç firması, üç ilaç firmasını getirdi. Bir banka, dört bankayı getirdi derken, biz sektörden birden bire operasyonel filo kiralamanın tek ismi haline geldik. 2002 – 2006 yılları arasında Do-car, her yıl 2-3 kat büyüdü. O sırada tek büyüyen biz değildik. Rakiplerimiz vardı. Intercity ve Derindere kurulmuştu onlar da büyüdü. Aslında sektör büyüdü ve 2005 yılı sonunda 50 binlere ulaştı. Sonra baktık ki bu sektör dünyada daha çok bankaların ve finans şirketlerinin kontrolünde, bizdeki sermayeler de bu yapılara göre sınırlı. Talebin günden güne arttığı bir dönemde, ortak almaya karar verdik. 2005 yılında Kuveytli bir yatırımcıyla anlaşarak Do-car’ın hisselerinin büyük bir kısmını sattık. Şirketi asıl satma sebebimiz, işin tamamen çeviremeyeceğimiz bir noktaya gelmiş olmasıydı. O zamanın şartları için doğru verilmiş bir karardı.
Şirketi yabancılara sattığınızda rekabet gereği bir kanun vardı ve beş yıl tekrar bir girişimde bulunamıyordunuz. 2007’de bu işe ara vermekle birlikte bu süreçten sektörle bağlarımı koparmadan 2012 yılında Oto Plan’ı kurduk.

Oto Plan’la birlikte nasıl bir strateji belirlediniz. Buna bağlı olarak sektörde kendinizi nasıl bir yerde konumlandırıyorsunuz?

Do-car’ı satmaya karar verdiğimizde sektördeki araç sayısı 50 binlerdeydi. Şimdilerde pazar 300 bine ulaştı. Herhalde önümüzdeki birkaç yıl içinde 500 – 600 binleri bulacak. “Yaptığımız iş en iyi bildiğimiz iş” diyerek, temkinli ilerliyoruz. Oto Plan’ı kuralı dört buçuk yıl oldu ve 6.500 aracı geçtik. Kaliteli bir müşteri portföyümüz var. Fazla agresif bir tavır içinde değiliz. En büyük olmak gibi bir derdimiz yok. Güvenilen ve düzgün bir firma algısı yaratma çabası içindeyiz…

Bu alanda farklı faaliyetleriniz, ortalıklarınız var mı?
Evet var. Avrupa’da çokça kullanılan bir sistem olan “car sharing (otomobil paylaşım)” kavramının en başarılı örneklerinden biri YOYO’ya ortak olduk. Aslında kısa dönem kiralama işinden ziyade, saatlik paylaşım işine YOYO ile ağırlık verip bu markayı Türkiye ve yurtdışında daha da büyütmek istiyoruz.
Klasik kiralamanın önümüzdeki dönemlerde azalacağını ön görüyoruz. İşin biraz daha paylaşım sistemine döneceğini düşünerek Oto Plan’la birlikte yatırımlarımıza YOYO ile devam edeceğiz.

Amaç güvenilir bir algı yaratmak

Geçmişte firmaların kendi bünyesinde satın aldığı şirket araçları olurdu. Son yıllarda filo kiralama bu kavramı neredeyse yok etti. Bu sistem ne denli avantajlar sağlıyor ki herkes kiralamayı tercih ediyor?

Size şunu söylemeliyim. Bugün Türkiye’deki ilk 100 içinde olan birçok firmayı kiralamaya geçiren bizleriz. Finans müdürleriyle değer hesaplamaları yaparken, satın alımlarla ilgili masraflarını birer birer anlattık. Hatta o yıllarda kendi araçlarından ziyade kendi tamir alanları dahi vardı. Biz bu firmaları kiralama sistemine geçirerek onları tüm bu masraflardan arındırarak yüklerini hafiflettik.

Otomobil pazarı her geçen gün büyüyor. Filo kiralama bu pazarın ne kadarını oluşturuyor? Sizin açınızdan geçtiğimiz yılı değerlendirmek gerekirse neler söyleyebilirsiniz?

Hafif Ticari Araçlar mevzuatlardan dolayı ne yazık ki kiralanamıyor. Bu sistem dünyada sadece Türkiye’de yürürlükte ve kesinlikle değişmeli. Otomobil için konuşursak, satışların yüzde 25’i filolara yapılıyor. Bu dünyada yüzde 30 – 45 civarlarında ve zaman içinde bu oranlar daha da artacak. Burada günlük kiralama ve filo kiralama firmaları önemli oyuncular…
2017’ye baktığımızda pazarla ilgili öngörüleriniz nelerdir?
2017’de bence perakende satışları düşecektir. Ekonomik şartlar, ÖTV zammı, devalüasyonu göz önünde tutarsak, bunlar hep fiyatların artışına önemli etkenler. Biliyorsunuz özellikle 2016’nın son çeyreğinde ÖTV dedikoduları çıktığından beri talepler öne çekildi. Talebin öne çekilmesinde özellikle Ekim, Kasım ve Aralık ayında satılması gerekenden fazla araç satıldı. O bakımdan bu senenin ilk altı ayında satışların çok düşük olacağını düşünüyorum. Bu toplamda geçen senenin yüzde 15-20 gibi bir ora-nın altında kalabilir. Uzun dönem filo ise bunlardan çok etkilenmez ama bir miktar hissedilebilir.
Sektörün her geçen gün büyümesiyle yüzlerce firmada bu işi yapmaya başladı. Sizin kiralama yapacak firmalara önerileriniz neler olabilir? Öncelikli olarak nelere dikkat etmeliler?
Biz aynı zamanda bir danışman gibi çalışı-yoruz ve firmanın yapısına da bakıyoruz. Bu da şöyle oluyor, aslında finansman bölümüyle ortak bir çalışma yürütülüyor. Firmanın bütçesi vs. Sektörün belli başlı benchmark’ları var. Yani rakip firmalar ne kullanıyor, elemanların talepleri hangi yönde, gibi sorularla optimum sonuç bulunuyor. Tabi yakıt sarfiyatı da çok önemli. Çünkü Türkiye’de hem dünyanın en pahalı otomobillerine biniyoruz hem de en pahalı yakıtını kullanıyoruz. O bakımdan mutlak suretle firmanın ihtiyacına göre en ekonomik modeller seçilmeli. Kira + yakıt olarak bir maliyet analizi yapılmalı ve benchmark’lar dikkate alınarak buna göre formüle edilmeli.
Dizel-otomatik araçlara kiralama sektöründe büyük bir talep var. Ben otomatik vitesli modellere olan talebin devam edeceğini fakat dizele olan talebin bir miktar düşüp elektrikli araçlara geçiş olacağına inanıyorum.
Biliyorsunuz hibrit bazı modellere ÖTV desteği geldi ve fiyatlar düştü. Türkiye’de üretimin desteklenmesi adına doğru bir uygulama oldu. Buradaki en önemli konu ise modern bir otomobilin Türkiye’de üretiliyor olması ve bu gerçekten de gurur verici.

Otoplan’ı diğer kiralama şirketlerinden ayrıcalıklı kılan nedir? Firmaların sizi tercih etmelerindeki nedenlerden bahsedebilir misiniz?

Oto Plan’ın arkasında çok büyük bir birikim var. Sektörün kurucu birikimi var. İlk günden beri bu işin içinde olduğumuz için Oto Plan; firmaların talepleri nedir? Önce bunu analiz eder. Oto plan’ın en hakim olduğu konu. Oto Plan bir firmaya istediği aracı kiralamaz, önce o firmanın ihtiyacını belirler, ortak bir karar verir ve optimum hizmeti sunar.
Oto Plan’ın müşteri portföyü gün geçtikçe genişliyor. Oto Plan’ı kurduğumuzda iki şeye dikkat ettik. Birincisi, sektördeki geçmişimize bakarak biz eski arkadaşlarımızı davet mi edeceğiz? Eğer ki bu yöntemi kullansaydık, tecrübeli bir ekiple başlıyor olacaktık ve rakip firmaların portföylerini de öğrenecektik. Fakat biz buna hiç tenezzül etmedik. Biz, sıfırdan başlayarak kiralamaya yapmayan firmaları bulup ikna ettik git gide filolarımızı büyüttük. Yavaş yavaş büyüdük ve genişledik. Bir süre sonra eski çalıştığımız firmalar da bizlere geri dönmeye başladı.
Avek Otomotiv’le nasıl bir iş birliğiniz var?
Özellikle Vokswagen araçları AVEK’le çalışarak alıyoruz. Çok iyi bir dostluğumuz var. Çok başarılı ve istikrarlı bir şekilde büyüyen bir firma. O yüzden AVEK’ten son derece memnunuz. Filomuzun yarısından fazlası Vokswagen, özellikle Golf ve Passat çoğunlukta. Diğer kiralama şirketleri gibi Jetta’ya çok fazla yönelmedik. Golf ve Passat ile çok iddalıyız.