Başlığa bakıp Gaziantep’in hangi ödülü aldığını düşünebilirsiniz ama ben size farklı bir ödülden bahsediyorum. Tüm bir yıl spor yaptınız ve kendinize bir gün dahi olsa ödül vermeyi mi düşünüyorsunuz? İşte en iyi tercih, Gaziantep Mutfağı

Ödül şehri Gaziantep mutfağı

 

 

EMINIM ARKADAŞLARINIZLA GASTRONOMI turları yapmayı defalarca konuşmuşsunuzdur. Zaten günü birlik Gaziantep Mutfağı, Şanlıurfa, Adana, Izmir, Hatay gibi şehirlere uçakla gidip geliyorsanız niye-tiniz az çok bellidir. Türkiye’de yemekle kal-kan ve yemekle yatan yegane şehir Gaziantep’e de yakın zaman önce dahil olduğu UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı dolayısıyla bir anda karar verip iki arkadaşımla birlikte gittim. Gaziantep’in bu ağa dahil olmasının en büyük sebebi elbette tarihi 100 yılı geçen restoranları. Peki tek bir yemekle kalmayıp tatlısıyla, çor-basıyla, baharatlarıyla damak zevkine yoğun olarak hitap eden Gaziantep’te nerede, ne yemeli? Sizi bu sefer bir gastronimi turuna çıkarıyorum. Gaziantep’e gün içinde birkaç uçak bulunuyor. Eğer Istanbul’dan gidiyorsanız özellikle ilk uçağa binmeye özen gösterin. Havalimanı ve şehir merkezi arası yaklaşık olarak 18 km mesafede. Taksiyle 20 dakika sürerken uçak indikten 25 dakika sonra kalkan Havaş ser-visleri 35-40 dakikada ulaşıyor ancak 10 TL gibi cüzi bir ücretle sizi götürebiliyor.
Gaziantep halkı beni en çok çalışkanlığıyla şaşırttı. Dükkanlar sabah 04:30’da açılıyor, en geç 05:30’da servis yapmaya başlıyor. Kimi kahvaltıyı beyran çorbasıyla yapıyor, kimi de katmer tatlısıyla… Yağlı ekmek, baklava, Antep simidi, ciğer ve kebapla kahvaltı yapan-ların sayısı da bir hayli fazla. Unutmamanız gereken tek şey Gaziantep Mutfağında sulu yemek yiyebileceğiniz çok az ama öz tercih olması. Gaziantep mutfağını herkes evinde hazırladığı için sulu yemek yapan tercihler içinde en iyisi bence Orkide Pastanesi.

Ödül şehri Gaziantep mutfağı
Burada çorbalardan özellikle Dövmeli Alaca Çorbası’nı denemenizi öneriyorum. Ara sıcaklarda ise Antep mutfağının nadide örneklerinden cacıklı arap köfte, içli köfte (peçeteye sarıp elde yiyin, çatal bıçakla ziyan etmeyin!) ve Öcce yiyin. Aslında bunların hepsini yemektense bizim gibi ortaya söyleyip (Cem Yılmaz kulakların çınlasın), tatma fikri daha cazip gelebilir. Ana yemekte mutlaka yemeniz gereken şeylerin başında Yuvarlama (Yuvalama değil!) geliyor. Pirinç, kuzu eti, nohut, çiğ köftelik kıyma gibi malzemelerden hazırlanan bu yemek daha damağınıza değer değmez enfes bir tat veriyor. Pirpirim Aşı ise bir diğer önemli Antep yemeği… Orkide Pastanesi’ne gelmiş-ken katmer yemenizi de tavsiye ediyorum. Gaziantep’te neredeyse 5 farklı yerde katmer yedim ve Orkide’nin katmeri damağıma en uygun, çıtır çıtır ve bol fıstıklı olanıydı.
Antep’te et yemek istediğinizde tek bir adres beliriyor. Kebabcı Halil Usta. Ömrü hayatı-nızda yiyebileceğiniz en lezzetli et ve kebaplar burada. Ne farkı olabilir demeyin. Karşıyaka bölgesinde yer alan Halil Usta’nın sırrını çözebilene aşk olsun. Hem insani özellikleri çok fazla hem de bu kadar lezzetli yiyecekleri nasıl yapıp satıyorlar şaşırıyor insan. Belki de Gaziantep mutfağında en az kalorili ama en çok proteinli tavsiyem burada… Saat 11:45’de içeride bir tek kişi yokken saat 12:00 olunca içeriye 140 kişinin hücum ederek girmesi inanılmaz bir görüntüydü. Bu kişilerin yemeklerini yiyip gitmesi toplamda 20 dakika sürüyor. Halil Usta öyle neşeli ve yardım sever biri ki onun gibi bir esnaf daha görmedim. Her gün 500’e yakın lahmacun yaptırıp ihtiyaç sahiplerine dağıtıyor veya müşterilerine ikram ediyor. Aynı şekilde neredeyse gözümün önünde 40-50 kişiden de durumu yoktur diyerek ücret almadı. Halil Usta’ya gelmişken Karşıyaka bölgesinde iki önemli bölgeye daha gidilmeli. Bunlardan Dukat ismindeki yerde Harun ustamız var. Eli nasıl lezzetli bilemezsiniz. Burada Beyran çorbası içmenizi, mutlaka ama mutlaka beyin kavurma yemenizi öneriyorum. Özellikle beyin kavurma, bol tereyağlı olsa da ömrü-nüzde bir kez mutlaka tatmanız gereken, çok ilginç bir tat.
Karşıyaka bölgesindeki diğer önemli restoran ise Dürümcü Recep Usta. Dürüm diyince aklınıza et gelmesin, içeride nohut dürüm yapılıyor. Acılı veya sade nohutu dürüm pidesinin içine koyuyorlar, isteğe bağlı olarak soğan, patates ve yeşillik koyuyorlar. Nohut dürümün lezzetli, ucuz ancak çok doyurucu olduğunu belirtmemde fayda var. Birden fazla yerde yemek yemek istiyorsanız nohut dürümü yarım porsiyon yemenizi tavsiye ediyorum.

Ödül şehri Gaziantep mutfağı
Bu kadar yemekten sonra tatlı isterseniz adresiniz dünyanın ilk baklavacısı Elmacı Pazarı Güllüoğlu olmalı. Biliyorum, birçok Güllüoğlu var ve şubeleriyle çok yaygın bir baklavacı gibi gözüküyor ama emin olun Elmacı Pazarı Güllüoğlu, bu markanın doğduğu ilk yer. Buradaki baklavalar 1871’den beri aynı formül ve usülle el emeği göz nuru hazırlanıyor. Bir tek makine işlemi bile yok, bak-lava hamuru elle açılıyor. Hikaye ise çok ilginç. Dünyadaki ilk baklava markalarından birini yaratan Güllü Çelebi aslen bir kebapçıymış. Hacca gittiğinde baklavaya benzer bir tatlıyı ilk kez burada görmüş. Tarifini öğrenmiş, üzerine eklemeler yaparak kebaplardan sonra müşterilerine ikram etmiş. Zaten Gaziantep’teki tatlıcıların tamamına yakını eski kebapçıdır. Görevi Güllü Çelebi’den sonra Hacı Mahmut almış. Onun da oğlunun ismi Hacı Mahmut olan 3. kuşak, baklavacılığa devam etmiş. Ardından oğlu Cevdet gelmiş. Cevdetin oğlu Mahmut işi devam ettirmiş. Halen hayatta olsa da oğulları 6. nesil olan Cevdet ve Murat Güllü ipi göğüslüyorlar. Marka tescili Güllü Çelebi adına ve bu soyada sahip herkesin “Güllüoğlu Baklavacısı ünvanını kullanabilecektir” yazısı halen Elmacı Pazarı Güllüoğlu’nda asılı duruyor. Bu da demek oluyor ki Karaköy Güllüoğlu, Faruk Güllüoğlu, Ömer Güllüoğlu gibi marka-lar da bu ailenin fertlerinden oluşuyor. Ancak yerinde, ılık ılık yemek gerekiyor. Hiç baklava sevmeseniz bile emin olun burada çok sevece-ğinize eminim.

Ödül şehri Gaziantep mutfağı
Söz tatlıdan açılmışken hem beyran çor-bası hem de katmeriyle ünlü Metanet’ten de bahsetmeliyim. Metanet, eski çarşı içinde yer alıyor. En beğendiğim iki beyran çorbasından biri buradaydı. Tuzu eksik olsa da çorbadaki pirinçler tane tane ve biraz iriydi. Metanet’in katmercisi ise hemen karşıdaki dükkanda yer alıyor. Hamur ipince açılıyor, şeker, Gaziantep fıstığı ve kaymak ekleniyor. Hamurun kenarları kesilip alınıyor ve sonra katlanıyor. Taş fırında, odun ateşinde pişirildikten sonra servis için kesilip sıcak şekilde sunuluyor. Yerken diş-lerinizde çıtırtı duymak çok fazla zevk veriyor. Tadının bu kadar güzel olması ise mest ediyor.
Gaziantep eski çarşısıyla meşhur bir yer. Bakırcılar çarşısı bunlardan biri. Özellikle akşam gezildiğinde daha şık bir görünüme sahip. Eğer yürümekten yorulursanız ve kahve molası isterseniz size Tahmis Kahve’yi önerebilirim. 600 yıldan fazla zamandır açık olan ve Osmanlı Imparatorluğu’nun en önemli 10 kıraathanesinden biri olan Tahmis, bugünlerde daha turistik bir yapıda. Menengiç kahvesi, nargile, zahter çayı burada tercih edebilecekle-rinizden birkaçı. Iç dizaynı ise bir gemi güver-tesinin baş aşağı bakan hali gibi. Tavandaki siyahlık yüz yıllarca içeride içilen sigara ve nargile dumanının isi…

Ödül şehri Gaziantep mutfağı
Eğer spor yaşantınızda tek bir gün kendinize ödül verip her şeyi yemek istiyorsanız bu kesinlikle Gaziantep’te gerçekleşmeli. Çünkü burada çok farklı kültüre sahip, damak tadına önem veren bir halk var. Zeki Inal da bunlardan biri. Şöbiyet denildiğinde Türkiye’deki en iyi marka kesinlikle onlar. Günde sadece 60 kg tatlı üretmeleri (Baklava, şöbiyet, fıstık dolama vs) bile bu konuda ne kadar lokal ve tarihi olduklarını ispatlıyor. Vedat Milör’ün Zeki Inal Tatlıcısı için güzel bir sözü var: “Buraya gelip şöbiyet yemenizi tavsiye etmiyorum. Çünkü burada yedikten sonra dünyanın hiçbir yerinde yiyemeyeceksiniz.”

YAPMADAN DÖNMEYİN!

• Elmacı Pazarı Güllüoğlu’ndan baklava yemeden
• Tahmis Kahve’de Türk Kahveli Nargile içmeden
• Bakırcılar Çarşısı’nda dolaşmadan
• Katmerci Zekeriya’da katmer yemeden
• Baharat almadan
• Üçler’de lahmacun demeden
• Şirehan Otel’de konaklamadan                                                                                            

Yazı: ucakyolcusutr