Son dönemde ekranların en renkli yüzlerinden biri olan Ümit Erdim’le birlikte dünden bugüne keyifli bir sohbet yaptık. Ayrıca Volkswagen’in güçlü pick-up’ı Amarok’la Kemerburgaz’da biraz da eğlendik

Hem oyuncu hem rallici

“Amarok bence çok karizmatik bir araç”

Herkes sizi Hayat Bilgisi dizisindeki “Varmısın Arif” karakteriyle tanıdı… Peki bundan önce neler yapıyordunuz? Oyunculuk serüveni nasıl başladı?
Öncesi İzmit şehir tiyatrolarına dayanıyor aslında. 1998’de açılan tiyatro okulu sınav-larına girip bütün ergenlik dönemimi temel tiyatro eğitimi alarak geçirdim diyebiliriz. Her yıl bir veya iki oyun hazırlıyorduk. 17 yaşıma geldiğimde Fransa’ya turneye bile gitmiştik. Çok eğitici ve önemli yıllardır benim için. 2003 yılı Hayat Bilgisi’nin başlangıcı ve bam-başka tecrübeler ve bambaşka bir dünya.
2006’dan günümüze dek sizi ekranlarda; kilolu, sempatik eğlenceli karakterlerde izledik. Fakat şu an karşımızda bambaşka bir Ümit Erdim duruyor. Bu süreci biraz anlatabilirmisiniz?
12 yıl şişman sempatik adam olarak ekranlardaydım. Haliyle 13. yıl başka birine dönüşünce sektörde biraz sorun oldu. Açıkçası iş kaybına da uğradım. Ama bu benim tahmin ettiğim bir şeydi. Dolayısıyla beni yıldırmadı, zayıflamaya devam ediyorum. Daha yeni yeni alışmaya baş-ladı insanlar.
Oyunculuk yapıyorsanız her rolü oynama-lısınız, zaten onda benim açımdan sorun yok. Ama yapımcıların daha vizyonlu olup yenilik-lere açılıp ters köşe şeyler denemeleri gerekir ben ve benim gibi insanlar için. Benim tek yeteneğim ve sevilmemin sebebi sadece koca bir göbek olmamalı.
Peki kilonuzu korumak için neler yapıyor-sunuz? Nasıl bir spor ve diyet programınız var?
Açıkçası diyet yapmadım hiç. Ama bu demek olmuyor ki isteğim her şeyi yiyorum. Dikkatli yemek yemek diyebiliriz aslında. Ekmek yemezseniz, tatlı yemezseniz, çayınıza kahve-nize şeker atmazsanız, pilav makarnayı sadece öğlen yerseniz, şekerli asitli içeceklerden kaçı-nırsanız bir de hafta içi her sabah 07:30’da crossfit yaparsanız aslında zayıflarsınız. Şimdi okuyucular; e daha ne kaldı geriye yemek için diyebilirler. Şöyle özetleyebilirim, güzel olma-yan hiçbir şey yemiyorum, ve aç kalmıyorum.
Kesinlikle oynamam dediğiniz bir rol var mı? Kilo verdikten sonra nasıl roller geliyor? Buna bağlı olarak yeni projelerinden de bahsedermisiniz?

Hem oyuncu hem rallici
Rol algısı pek değişmedi aslında yine eğlenceli roller üzerinden konuşuyoruz hep. Bir talk show programı gündemde şu an. Zaten oynamam dediğim pek bir rol yok sanırım. Hikaye düzgün işlendiği sürece nasıl bir parça olursanız olun her rol güzeldir.
Aslında sizin için oyunculuk kadar önemli olan bir başka konu da otomobiller… Bu kavram sizin için ne ifade ediyor? Ralli parkurlarına dek uzanan hikayeyi kısaca dinlemek isteriz…
Motorsporları meselesi 2002 senesine uzanıyor. Kocaeli Rallisi’nde gönüllü olarak çalışmaya başlamıştım sonra arkası geldi. Benim derdim otomobillere yakın olmaktı. O yüzden işi gücü bitirip stop noktasına gidiyordum, çünku otomobil orada 15-20 saniye civarı kalıyordu. Bu da otomobili ve pilotları daha uzun süre görmek demekti. Serkan Yazıcı ve Volkan Işık çok önemli figürlerdir benim için… Onların posterini odama asardım. Şimdi o federasyon başkanı, ben onun yarıştığı otomobili kullanı-yorum. Volkan ağabey Volkicar diye bir yarış otomobili yaptı, ben o şampiyonada da yarış-tım. Tarif etmesi biraz zor bi duygu.
Artık profesyonel olarak da motorsporları içinde yer aldığınızı biliyoruz, izliyoruz. Bu yılın planları neler sizi yine parkurlarda görecekmiyiz?
Türkiye Ralli Şampiyonası’nda üçüncü sezo-numa başlıyorum. Artık çıraklık bitti. Kalfalık bitti. Sıra ustalıkta… Bu yıl rekabetin içinde olup ortalığı karıştırmak gibi hedeflerim var. Aynı zamanda pist yarışlarında da görebilir-siniz yine.

Hem oyuncu hem rallici
Bugün VW’in pick-up model Amarok’la keyifli bir gün geçirdik. Amarok’la ilgili neler söylemek istersiniz?
Amarok bence öncelikle çok karizmatik bir araç. Önden bakınca takım elbiseli bir beyefendi, arkadan bakınca sırtına çantasını takıp dünyayı dolaşmaya hazır enerji dolu bir adam görüyorsunuz.
Benim dikkatimi çeken şey bu kadar konforlu ve yumuşak bir süspansiyona sahip olup bu kadar stabil olabilmesi. Normalde bu tip araçlarda yumuşak süspansiyondan dolayı çok gereksiz salınımlar olur, teknede gibi hisse-dersiniz. Ama gerçekten Amarok kullanırken kendinizi yüksekte duran bir Passat’ta hissedi-yorsunuz. Frenleri de çok etkileyici ve güvenli buldum. Motorsporlarından da kaynaklı bir alışkanlık olarak sert fren yapan ve kullandı-ğım aracın limitlerini bulmaya çalısıyorum.
Amarok bu anlamda gerçekten çok iyi bir partner.