Türkiye’de otomotiv yetkili satıcılarını temsil eden tek sivil toplum kuruluşu olan OYDER Genel Sekreteri Özgür Tezer’le faaliyetlerini ve sektörün geleceğini konuştuk.

Özgür Bey kendinizden biraz bahseder misiniz, otomotiv dünyasına nasıl girdiniz? Neler yaptınız?
Otomotiv sektöründe 1997 yılında çalış-maya başladım. Kısa bir süre Honda ve Volkswagen bayilerinde yöneticilik yaptıktan sonra 1998 yılında Peugeot markasında Bölge Müdürü olarak görev aldım. 11 yılın sonunda Peugeot’dan Filo ve Özel Satışlar Müdürü pozisyonundayken ayrıldım ve bir denizcilik firmasında Genel Müdür olarak üç yıl çalıştım. Fakat otomotiv o kadar ruhumuza işlemiş ki denizcilik yaparken aynı zamanda otomotiv yetkili satıcılarına da danışmanlık yapmaya devam ediyordum. Bu süreçte danışmanlık hizmeti verdiğim Ilısal Grup bünyesine geçerek ve iki yıla yakın perakende tarafta yöneticilik yaparak sektörün başka bir yüzünü yaşama fırsatı buldum. Önemli bir deneyim olduğunu söylemek istiyorum çünkü markalarda çalı-şırken yaşadıklarınız ile işin ticaret tarafında yaşadıklarınız gerçekten çok farklı. Her
ne kadar birbirlerini tamamlayan unsurlar olarak görünse de bir ticaret gerçekleştirmek özel bir yetenek gerektiriyor. Bir aracı satabilmek, ona servis ve yedek parça hizmeti sağlayabilmek ve bunları yaparken müşteri-nizi de memnun edebilmek, aynı zamanda finansı yönetmek, hedeflerinizi tutturmak için insan üstü gayret gösteren ekibi motive etmek, yapılan yatırımın ve alınan risklerin karşılığında kâr üretebilmek gibi çok kolay olmayan görevler ancak bir yetkili satıcıda çalışanların anlayabileceği konular. Bu görevi icra ederken OYDER Başkanı olan değerli Şükrü Ilısal beni OYDER’e davet ederek bugünkü pozisyonu teklif etti ve neredeyse önümüzdeki günlerde bu görevimde beş yılı doldurmuş olacağım.
Uzun yıllar ticari şirketlerde yöneticilik görevi yaparken, bir anda çok önemli bir STK’da çalışmaya başlamak enteresan oldu. Çünkü STK’lar yapıları gereği şirketlerden farklı amaçlar hedefleyen yerler. Burada birileri tarafından verilen belirli süreli hedefler yok, tam aksine belirsiz süreli ve olaylara göre şekillenen hedefler söz konusu. Bunlar günlük hatta saatlik bile olabilirken yıllara yayılmış hedeflerde oluyor. Ancak şunu belirtmeliyim ki bir sivil toplum kuruluşunda görev almak çok büyük bir sorumluluğu da beraberinde getiriyor. Temsil ettiğiniz yüzlerce ticari işletmenin, on binlerce çalışan arkadaşlarımızın ve markalarımızın her biri için projeler geliştirip bir değer yaratmak hem çok keyifli hem de önemli bir sorumluluk.

Bize OYDER’in faaliyetlerini anlatabilir misiniz?
Öncelikle OYDER-Otomotiv Yetkili Satıcıları Derneği, Türkiye’de otomotiv sektörünün tüketici ile temasını sağlayan tüm otomotiv yetkili satıcılarını temsil eden tek sivil toplum kuruluşu durumundadır.
Biz bu STK’da 986 yetkili satıcının her mecrada temsiliini gerçekleştirmekteyiz. Bugünkü teşkilatımız 15 milyar TL’lik yatırımla 5 milyon m2’ye yayılmış, 80 bin çalışanın direk istihdam edildiği bu yapıda bileşenleri ile beraber 150 bin kişiye iş imkanı sağlıyor. Bu rakamlar ne kadar önemli ve büyük bir yapı olduğumuzu da gösteriyor.
1989 yılında temelleri atılan OYDER bu dönemden itibaren faaliyetlerini aralıksız olarak sürdürüyor. Meslektaşlarımızın geli-şimine katkı sağlamak amacıyla toplantılar, çalıştaylar, konferans, kongre ve eğitimler organize ediyoruz.
Otomotiv yetkili satıcılarının hükümet, devlet ve bürokrasi ile ilişkilerinde aracı rolü üstlenerek Yetkili Satıcılar adına talepleri dile getiriyor, tebliğ, yönetmelik, genelge ve kanun çalışmalarına görüş ve yorumlarımızı bildiriyoruz.
2005 yılında CECRA’ya (Avrupa Federasyonu Otomotiv Yetkili Satıcılar Derneği) gözlemci üye olarak, AB’de Türkiye otomotiv yetkili satıcılarını temsil etmeye devam ediyoruz.
Bu sene 7.sini gerçekleştireceğimiz OYDER Otomotiv Kongreleri ile her yıl başka bir gündem ile meslektaşlarımıza işlerini geliştirebilmeleri, geleceğin nasıl şekilleneceği ve işlerimizi daha iyi nasıl yapabileceğimizi göstermeye çalışıyoruz. Kongrelerimizi kaçıranlar üzülmesinler çünkü www.oyder-tr.org adlı web sayfamızdan tümünü bularak izleyebilir ve gerçekten çok değerli bilgileri edinebilirler.
Kongre dışında her yıl en az dört kez yaptığımız ve 2017 Ocak ayında da İzmir’de 30.sunu düzenlediğimiz bölge toplantıları ile meslektaşlarımızla bir araya geliyor çok değerli konuk ve konuşmacılar ile bilgilen-dirmeler yapıyoruz. 2014-2015 döneminde “İş Hukuku” konusunu ve 2016 itibarı ile de “Şirket içi Suistimaller ve İç Denetim” konularını işleyerek bir fayda ve değer yaratmaya çalışıyoruz.
Bir yandan da yayıncılık yapıyoruz, Otoban isimli dergimizle gerek ülkemizden gerekse yurtdışından birçok konuda güncel bilgileri paylaşıyoruz.
Üç yıl önce bir mesleki kütüphane oluşturalım fikri ile başlayan süreçte beş tane çok değerli mesleki ve akademik kitaplar yayın-ladık. Bu senede iki kitap daha hazırlıyoruz. Birisi bölge toplantılarımızda işlediğimiz suistimaller ve iç denetim konusunun kitaba uyarlanması ve diğeri de bizi çok heyecanlandıran mesleğimizi anlatan ve Türkiye’nin kültürüne de katkı sağlayacak bir eser olacak “Türkiye’de Otomotiv Sektöründe Bayilik Sisteminin Doğuşu ve Gelişimi” kitabımız. Bu kitapta, sektörün duayenleri olan ağa-beylerimizden bu işe nasıl başladıklarını, bu süreçte neler yaşadıklarını, anılarını, hayat-larını anlatarak gelecek kuşaklara aktaracak-ları bir hazineyi yayınlamayı hedefledik.
OYDER’in sağlamış olduğu katma değer-ler ile gerçek bir sosyal sorumluluk örneği yarattığını düşünüyorum.
Gerçekten daha anlatılacak çok şeyimiz var ama bunlar bile bir STK olarak ne kadar çok çalıştığımızı anlatıyor zannediyorum.

Geçtiğimiz yıla baktığımızda, Türkiye’de ve dünyada otomotiv piyasası hem üretim hem de satış anlamında nasıl bir süreç geçirdi? 2017’den neler bekliyorsunuz? Ne gibi değişiklikler öngörüyorsunuz?             Otomotiv sektörü dünyanın en önemli sektörlerinden birisidir. Yapılan bir çalışmaya göre, Otomotiv sektörü toplam yatırım ve harcamaları düşünüldüğünde ve bir ülke olarak kabul edilseydi toplam değeri ile dünyanın 7. Büyük ekonomisi olabilecek bir büyüklüğe denk geldiği sonucu çıkmıştı.
2016 yılında dünyadaki satışlar 97.5 milyon adede ulaşacak ve önümüzdeki 10 yıl içinde bu rakamın 120 milyon seviyesini geçmesi bekleniyor. Bu kadar büyük rakamlara ulaşan sektör aynı zamanda daha çevreci olmak üzere de önemli yatırımlar yapıyor. 10 yıl önceki bir araç ile bugün üretilen araçların çevreye yaydığı zararlı gazların min.yüzde 15 oranında daha az olduğunu görebiliyoruz. Elbette bu çalışmalar sadece çevre odaklı değil aynı zamanda tüketicinin de konforu ve güvenliği ön planda keza daha hafif ama daha dayanıklı malzemeler ile çevre ve insan güvenliği arttırılırken aynı zamanda konfora yönelik çalışmalarda pazara sunulmaya başlandı. Havacılık ve uzay sektöründen sonra içinde en yüksek teknolojiyi barındıran sektör olarak otomotiv öne çıkıyor ki bugün otomobillerin toplam üretim maliyetleri üzerindeki dağılıma göre yazılım ve bağlı ürünler yüzde 40’ların üzerine çıkmış durumda. Önümüzdeki yakın geleceğe baktığımızda da otonom sürüşe sahip araçların hayatımıza girmesi ile beraber sektörün yönü de bir miktar daha değişmiş olacak. Bunu ardından menzil sorunu çözülmüş elektrikli araçlar ve yeni satın alma trendleri de yine yüksek teknolojinin sektöre etkileri olacaktır. Ülkemizde, dünyada üretilen araçların yüzde 1.5’ini en yüksek kalite ile üretmeyi başaran, 2016 yılında 1.5 adede yakın toplam üretim gerçekleştiren ve 1.1 milyon adet ihracat ile 24 milyar USD gelir elde eden çok başarılı bir sektör haline gelmiş durumdayız. Sektörün ana üreticisinden yan sanayicisine, distribütöründen bayi sistemine kadar toplam 400 bin kişiye istihdam sağlayarak ayrıca önemli bir işlevi de bulunmaktadır.
2015 yılında ağır vasıta dahil 1.011.000 adet satış yaptığımız iç pazarımız 2016 yılını da 1.007.000 seviyesinde kapatarak önemli bir noktaya ulaşmış durumda. Sektörümüz ülkenin büyümesine hem ihracatı ile hem iç pazarı ile çok büyük katkı veriyor.
Ancak buna rağmen bir yandan da kredi kısıtlamaları ile, ÖTV oranlarının çok sıkça yükseltilmesi ile frenlemeye çalışılan bir sektör durumundayız. Oysa son 10 yılda dış ticaret fazlası veren bir sektörüz, sadece 2016 yılında 2 milyar USD fazla verdik.
Bir süredir yükselme eğilimindeki kurlar ile birlikte gelen ÖTV artışının 2017 yılında sektörü bir miktar yavaşlatacağını düşünüyoruz. Herkes gibi otomotiv oyuncuları da 2017 bütçelerini yeniden yapmak durumunda kaldılar çünkü böyle bir kur artışı ve hiç hesapta olmayan ÖTV artışı beklentilerin de aşağı yönlü revize edilmesine sebebiyet verdi.
Bu aşamada bugünkü durduğumuz yerden bakarak pazarda adetsel olarak yüzde 5-10 arasında bir daralma olabileceğini düşünüyoruz. Ancak kurlar ve Türkiye’nin dinamikleri o kadar hızlı hareket ediyor ki bütçeler ve adetsel tahminlerimizi 2017 yılında her ay yeniden gözden geçirmek durumundayız.
Son dönemde kamu tarafında görüştüğümüz ilgili her yöneticiye 21 milyon adet motorlu kara taşıtı içinde ekonomik ömrünü tamamlamış 3.5 milyon 16 yaş üstü araç olduğunu ve AB ülkelerinde olduğu gibi sürekli bir hurda teşvikinin ülkemizde de uygulanması gerektiğini anlatıyoruz. Bu yönde tüm sektör dernekleri olarak ilgili kurumlarla görüşlerimizi sıklıkla paylaşıyoruz. TÜİK’in açıkladığı 2016 Ocak-Aralık rakamlarında ülkemizdeki ortalama araç yaşının 12.9 olduğunu gördük, bu rakam AB’de 7-8. Eski teknolojili, yüksek yakıt tüketen, çevreye daha zararlı, önemli hayati ve yaralanmalı kazalara sebebiyet veren araçların karayollarımızdan kaldırılması gerekliliği açıkça görülüyor. Hızlı çıkarılabilecek bir ekonomik ömrünü tamamlamış araçlar ile ilgili bir yasa ile pazardaki daralmayı en aza indirmekte mümkün olabilecektir kanaatin OYDERdeyim.

Türkiye’deki yetkili satıcı ağı her gün artıyor. Nitelikli bir yetkili satıcı olabilmek için bir işletmenin ne gibi yetkinliklere sahip olması gerekli?
Otomotiv sektörü son yirmi yılda büyük bir değişim yaşadı. Ülkemizin 1996 yılında Gümrük Birliği’ne dahil olmasıyla otomotiv pazarı da artan bir ivmeyle büyümeye başladı. Aynı süreçle beraber ülkemizde otomotiv yetkili satıcılarının da iş yapma biçimleri değişti. Satış, servis, yedek parça bir bütün olarak hayatımıza girdi ve yetkili satıcıların tesis yatırımları giderek büyümeye başladı. Eskiden sadece satış odaklı olan işlerimiz, satış sonrası operasyonla-rının eklenmesiyle daha ileri bir noktaya taşındı. Bu süreçte yetkili satıcılar çok ciddi yatırımlar yaparak çok daha büyük metrekarelerdeki modern tesislerinde müşterilerine hizmet sunmaya başladılar. Elbette ki otomotivde işler sadece bina yapmak ile bitmiyor, Türkiye’nin gelecek hedeflerine ulaşması için eğitimde son derece önemli bir aşamadır, yetkili satıcılar sektörün gelişimi için insan sermayesine de yatırım yaptılar. İşlerinin gelişimi için çok sayıda eğitim aldılar ve almaya da devam ediyorlar. Bugün gelinen noktada her meslektaşımız eğitimin ne kadar önemli olduğunun bilincine varmış durumda. Şu anda hiç durmayan, mütemadiyen ve hızla değişen dünyada gelişmenin ne kadar önemli olduğunun farkına olan bir yapı mevcut. Ülkemizin ekonomik hayatının gelişimine en büyük katma değeri sağlayan sektörlerin başında otomotivin geldiği artık bir gerçek. Bu yanında rekabet koşulları her sektörde olduğu gibi otomotivde de her geçen yıl daha çok artıyor, aynı zamanda ürünlerde giderek birbirlerine benzemeye başladılar, buna paralel olarak hizmet ve standartlarda birbirine benzer özellikler taşıyorlar bu yüzden otomotivde fark yaratmak giderek önem kazanıyor. Sektörün müşteriyle temas eden en önemli noktası olan yetkili satıcılar yaptıkları yatırım ve hizmet kalitesiyle bu farkın yaratılmasında önemli bir rol üstleniyorlar, ekiplerimizi de bu farkı yaratacak kişilerden oluşturmak durumundayız. Bu arada müşte-rilerimizde çok daha sofistike oldu, duygusallaştı, daha mantıklı satın almalar yapmaya başladı. Otomobil satın almadan önce yoğun bir araştırma yapar hale geldiler. Otomobiller konusunda satış temsilcilerini aşan oranda bilgi sahibi olmaya başladılar. Dolayısıyla beklentisi ve talepleri artan müşteriyi mutlu etmek ve sadakat yaratmak hepimiz için en önem konu olmakta. Aynı zamanda yetkili satıcılıklar ikinci elde, aksesuarda, sigortada, kiralamada, finansal hizmetlerdeki operasyonlara odaklanarak, diğer alanlarda eriyen kar marjlarını telafi etmek için çalışmak durumundalar.
İş hayatının vazgeçilmezleri arasında yer alan verimlilik, yalın yönetim, yaratıcı süreç-lerin yetkili satıcıların gündeminde olması gerekiyor. Her şeyin temelinde insan var ve diğer sektörlerde olduğu gibi otomotivde de nitelikli insan kaynağı önemi artıyor.

Türkiye’nin genç bir nüfusu var, demografik olarak ülkemiz bu açıdan büyük fırsatlar barındırıyor. Bu açıdan doğru çalışanı seçmek, çalışanın niteliklerini geliştirmek bana göre çok önemli. Bunun yanı sıra çalışanların sadakatini de artırmak başka bir önemli konu, burada yetkili satıcılıkların sahiplerinin şapkalarını önlerine koymak ve günü kurtarmak yerine uzun vadeli verimli bir yapıyı oluşturmak gibi bir zorunlulukları var. Uzun vadede şirket bağımlılığı ve sadakati yüksek çalışanlara sahip bir ekip, müşterinin sadakatinin sağlanmasına direk katkı sağlayacaktır. Çalışanları değiştirmek yerine, onların kalitesini geliştirmek ve muhafaza etmeyi her zaman öneriyoruz.
Türkiye’de yetkili satıcıların çoğunluğu aile şirketlerinden oluşuyor, burada da aile ve kariyer planlamasının önemine ortaya çıkıyor. Aile şirketlerinde kurumsallaşmanın önemini söylemek kolay fakat gerçekleştir-mesi zordur. Henüz sektörde aile ve kariyer planlanması pek ciddiye alınmıyor ama aile şirketlerinin yönetimini yetkili satıcıların uzun dönemli varlığı, karlılığı, rekabetçiliği ve işleri gelecek kuşaklara aktarılması açısın-dan ele almak gerekiyor. Meslektaşlarımızın ikinci ve üçüncü kuşaklarının çok iyi eğitim almalarının önünü açmaları tavsiye ediyoruz, mümkünse çocukların iş hayatı başlangıç-larında kendi işletmelerimizde değil diğer yerlerde çalıştırmak doğru bir yol olarak görünüyor. Tecrübe kazanmadan şirketlerin yönetimine geçenlerde birçok noktada sorun ile karşılaşıldığını gözlemliyoruz.
2023 yılında dünyanın en iyi 10 ekonomisi içerisinde olmak, otomotiv sektörünün gelişimi içinde çok önemli. 2023 hedeflerine ulaşmada en büyük katma değeri otomotiv sektörü yaratacaktır. Yine bu açıdan bakıl-dığında sektörümüz büyük bir potansiyel taşıyor. Ülkemizde otomobil sahipliği her bin kişide ancak 145 seviyelerinde, bu rakam Bulgaristan’da bile 380’lerde, AB ortalaması ise 480. Bu yüzden yetkili satıcıların otomotiv işine daha çok inanmalarını tavsiye ediyorum, gidilebilecek çok yer var ve uzun dönemli planlama yapmak gerekiyor.

Yetkili satıcıların OYDER çatısı altında olması onlara ne gibi avantajlar sağlıyor?

Ben sektörde 20.yılımı dolduruyorum ve geçmişte en çok bilgi sıkıntısı çekerdik, oysa bugün bilgiye ulaşmak çok daha kolay. OYDER olarak biz tüm meslektaşlarımıza dünyadan, Avrupadan ve ülkemizden birçok bilgiyi toplayarak önlerine seriyoruz. Her türlü data ellerinde var ve ürünleri satmak, kampanyalar yapmak veya müşterileri için mikro pazarlama bile yapacak bilgilere sahipler. Yöneticiler bu bilgileri kullanabildiği zaman bir diğerine göre fark yaratabiliyor ve bir adım daha öne geçebiliyorlar.
Bizim yayınlarımızı takip etmeleri çok önemli emailing ve dergimiz yoluyla birçok bilgiyi edinebilir kendilerini veya ekiplerini geliştirebilirler.
Kamuda yaptığımız çalışmaları da aynı yollardan duyuruyoruz ve kendi sektörlerindeki gelişmeleri yakından takip etmeolanaklarını buluyorlar.
Bölge toplantılarımızın amacı ise mesleğimiz ve şirketlerimiz için en önemli konuları tespit ederek konunun uzmanları ile meslektaşlarımızı bir araya getiriyoruz. Bu son derece önemli çünkü hepimizin sorunları birbirine çok benziyor, bu sebeple konuşmacılarımızda daha çok teorik değil pratik anlatımlar yaparak konuları bizim istediğimiz şekle sokabiliyorlar. Biz özellikle bölge toplantılarımızda çok faydalar sağlandığını gözlemleyebiliyoruz.
OYDER Kütüphanesi ile bugüne ve geleceğe notlar düşüyor gelecek nesillere ders alabilecekleri eserler oluşturuyoruz.
Bunların yanında daha kısa dönemli projeler yapıyoruz, OYDER SMS, OYDER yakıt tedariki, OYDER istatistik gibi projeler üreterek hem giderlerin azaltılmasına destek oluyor hem de bazı işlerde legal ve kaliteli şirketlerle çalışmalarını sağlayıp, hukuksal sorunlar yaşamalarını engelliyoruz.
Yukarıda da daha geniş perspektiften OYDER’i anlatmıştım, burada olmayanları da oradan okuyabilirsiniz.
Son olarak Avek Otomotiv’in için neler söyleyebilirsiniz?
Avek Otomotiv 2005 senesinde faaliyete geçtiğinde aslında daha önce pek rastlanmayan özelliklerde bir plaza konsepti gösterdi hepi-mize. İçinde sinema salonundan kuaförüne, yetişkin ve çocuk oyun odalarından bilardo salonuna kadar birçok değişik sosyal yaşam alanları barındırmasıyla meslektaşlarımıza da yeni ufuklar açmıştı.
40.000 m2 alanı ile İstanbul’da bulunması zor bir büyüklüğe sahip olması müşteriler için gerçekten iyi bir alternatif oluşturuyor. Elbette bünyesinde bulundurduğu markaların tüm hizmetlerini sağlamasıyla aynı çatı altında çok güzel bir deneyim yaşatıyor. Bugün hepimiz CRM’in ne kadar önemli olduğunu konuşuyoruz, müşteri sadakatini sağlamanın öncelikli konumuz olduğunu söylerken bunu fiiliyata geçirerek müşteri-lerine evinin rahatlığını hissettirerek fark yaratmanın nasıl olduğunu da tüm sektöre gösteriyor olmasını üstüne basarak vurgulamak istiyorum.
Bir dönem şirketin kuruluşunda bulunan ve uzun bir dönem Genel Müdürlük yapan dostumu ziyarete geldiğimde gerek yapısal gerekse çalışan kalitesi olarak ne kadar başarılı bir iş yapıldığını da görmüştüm, bugün kendisinden bayrağı devralan ve sürekli ileri taşıyan Engin Bey ve ekibi önümüzdeki yıllarda da başarılarını muhakkak arttıracak ve yeni vizyonlar katacaktır. Kendilerini büyük bir ilgi, keyif ve takdir ile takip ediyorum.
Çanakkale’de yapılan yatırımında kendi-lerine hayırlı olmasını diliyorum, geçenlerde Mahfi Eğilmez ile gerçekleştirilen Anadolu buluşmalarını keyifle takip ettim, bunu gerçekleştirenlere de teşekkür ediyorum.
Bu vesile ile Engin bey nezdinde tüm ekip arkadaşlarını başarılarından dolayı tebrik ediyorum, örnek bir yapı ve işletme olarak gelecekte yeni yatırımlar ile büyümeye devam etmenizi temenni ediyorum.